Ahmet Cevdet Paşa

Ahmet Cevdet Paşa
Ahmet Cevdet PaşaTürk bilgini ve devlet adamı (1822-895). Bulgaristan'da Lofça kasabasında doğdu. İlk öğrenimini burada yaptı. Kasabanın bilginlerinden de ders aldı. Çok zeki ve çalışkandı. 1839'da İstanbul'a ge­lerek burada medrese öğrenimine devam etti. Bir yandan da yeni metotla matematik dersle­ri aldı. Molla Murat tekkesinde, zamanın şair ve bilginleriyle tanıştı. Görüşmeler ve tartış­malar yaptı. Farsça öğrendi. Tanınmış tarih eserleri üzerinde çalıştı. Müderris olduktan sonra, Mustafa Reşit paşanın çocuklarına ders vermeye başladı ve on beş yıl ondan hiç ayrıl­madı. Ahmet Cevdet için bu süre, ikinci bir yetişme dönemi oldu. Tanzimat'ın en önemli kişileri olan Âli ve Fuat paşalarla tanıştı. Bu ilişkiler, onu, yavaş yavaş bilimsel çalışmalardan uzak­laştırdı. Kendisine devlet yönetiminde yeni ye­ni görevler verildi. Önce, millî eğitim meclisi üyeliği ile Erkek öğretmen okulu müdürlüğü­ne atandı (1850). Fuat Paşa ile Bursa'ya yaptığı bir gezi sırasında Osmanlı grameri kitabı (Kavaid-i Osmaniye) ile Şirket-i Hayriye'nin ku­ruluşuna ait projeleri hazırladı. Ahmed Cev­det, öğretmen okulunda önemli yenilikler yaptı ve bu okulun kurucularından oldu. Encümen-i Danış'in kurulmasıyla ilgili gerekçeyi o hazırladı. Fuat Paşa ile Mısır'a gitti. Dönüşte kendisini Encümen-i Daniş çalışmalarına ver­di. Ünlü tarihinin ilk üç cildini hazırlayarak padişah Abdülmecit'e sundu. Kendisinin dere­cesi yükseltildi. Bir süre sonra da vakanüvis oldu (1855). Tarih-i Cevdet'in öteki ciltlerini tamamlamaya çalıştı. Bir yandan da zamanının siyasî olaylarını yazarak Tezakir-i Cevdet'i meydana getirdi. Yeni kanun ve tüzüklerin (nizamnamelerin) hazırlanmasında kendisine en önemli görevler verildi. Meclis-i Valâ üyeliğine getirildi. İşkodra olayı üzerine, geniş yetki ile olağanüstü komiser olarak İşkodra'ya gönde­rildi. Bu görevinde de başarılı oldu (1862). Bir yıl sonra Bosna-Hersek müfettişliğine atandı.Avrupa devletlerinin yakından ilgilendikleri bu bölgede düzenin kurulmasını sağladı. İs­tanbul'a döndüğünde Meclis-i Valâ'nın işleriy­le uğraştı. 1866 yılında ilmiye mesleğinden ve vakanüvislikten ayrıldı. Bundan sonra, çeşitli görevlerde bulundu. Onun başkanlık ettiği Mecelle Cemiyeti, o zamanın medenî kanunu demek olan Mecelle'nin dört cildini hazırlaya­rak yayımladı. Beşinci cilt bittiği sırada görev­den alındı. Onun hazırlanmasında bulunmadı­ğı altıncı cilt ağır eleştirilere uğradı. Bunun üzerine Ahmet Cevdet Paşa, Mecelle Cemiyeti başkanlığı ile birlikte Devlet Şûrası Tanzimat dairesi reisliğine atandı. Mecelle'nin 6. kitabı yeniden yazıldı. Bundan sonra Mecelle tamamlanıncaya kadar cemiyetle ilgisini kesme­di. 1873'te Maarif-i Umumiye nezaretine (Mil­lî Eğitim Bakanlığı) atandı. Sübyan okulları­nın düzenlenmesi, rüştiyelerde ve açılacak idadilerde uygulanacak ders programlarının hazırlanması ve okutulacak ders kitaplarının yazdırılması onun bakanlığı zamanında sağ­landı. Bundan sonra, Yanya valisi, Maarif Nazın, Adliye nazırı oldu. Kanunu Esasi görüşü­lürken, Mithat Paşa ile aralarında şiddetli tar­tışmalar geçti. Bununla birlikte Mithat Paşanın kabinesinde Adliye nazın kaldı. 1877'de başla­yan Rus savaşı sırasında Dahiliye nazırlığına (İçişleri bakanlığı) getirildi. Fakat bir süre son­ra Suriye valiliğine atanarak İstanbul'dan uzaklaştırıldı (1878). Dokuz ay kadar Suri­ye'de kaldıktan sonra İstanbul'a döndü. 1879'da yeniden Adliye nazırlığına getirildi. Uç yıl bu görevde kaldı. Mithat Paşanın Yıl­dız'da muhakeme edilmesi bu zamana rastlar. Ahmet Cevdet Paşa, meşrutiyete taraftar de­ğildi. 1882 yılında Adliye nazırlığından ayrıl­dı. Birkaç yıl açıkta kaldı. Bu süre içinde ken­disini bilim çalışmalarına verdi. Tarih-i Cev­det'i tamamladı. Kavaid-i Osmaniye'nin noksanlarını gidererek yeniden bastırdı. 1886'da beşinci kez Adliye nazırlığına getirildi. Ayrıca padişahın özel komisyonlarına katıldı. 1890'da sadrazamla anlaşamadığından bu görevden ayrıldı. Ahmet Cevdet Paşa, bundan sonraki yıllarını bilim çalışmaları ve çocuklarıyla ge­çirdi. Hayatı gönül rahatlığı içinde sona erdi. En önemli eserleri 12 ciltlik Tarih-i Cevdet, Tezakir-i Cevdet, Kısas-ı Embiya ve Tevarih-i Hulefâ, Kavaid-Osmaniye ve tercüme ettiği İbn Haldun Mukaddime'sidir.