Müzakereler dolaylı yoldan ETA’nın sonunu hızlandırdı (Özel)

Terör uzmanı gazeteci Luis R. Aizpeolea, müzakere sürecinin terör örgütü ETA’nın bitişini hızlandırdığını söyledi. Bask kökenli Aizpeolea, müzakere sürecinde kendi siyasi kanadının örgüte isyan etmesinin bunda büyük rol oynadığını belirtti. Aizpeolea, müzakere sürecinde askeri operasyonların da devam ettiğini belirtti ve “Çünkü ETA da boş durmuyordu.” dedi. Örgütün siyasi kanadının artık kontrolü ele geçirdiğine dikkat çeken Luis R. Aizpeolea, “Bu yüzden ETA artık şiddete geri dönemez.” diye konuştu.

İspanya’nın en prestijli ve çok satan gazetesi El Pais’in Bask kökenli terör uzmanı gazeteci Luis R. Aizpeolea, terör örgütü ETA ile müzakere sürecini Cihan Haber Ajansı’na anlattı.

ETA’nın bitişini hızlandıran olayın devlet ile yürütülen müzakere sürecinde kendi siyasi kanadının örgüte isyan etmesi olduğunun altını çizen Bask kökenli gazeteci, Zapatero dönemindeki müzakereler sırasında ETA’nın siyasi kanadının örgüte isyan ettiğine dikkat çekti. Aizpeolea, “Bu ETA’nın sonunu hızlandırmıştır. İktidardaki Halk Partisi (PP) ETA’nın bitişini polis, hukuk ve toplumsal baskının sonucu gibi göstermeye çalışıyor. Ama ETA’nın politik kanadının lideri Arnaldo Otegi’nin ETA’ya karşı isyan etmesi çok önemli rol oynamıştır.” dedi.

HAVAALANINA BOMBA KONUNCA SİYASİ KANAT İSYAN ETTİ

ETA’yla görüşme süreçlerinin ilki 1989’de Felipe Gonzalez zamanında Cezayir’de yapılmış; daha sonra Halk Partisi hükümetinin İsviçre görüşmeleri gerçekleştirilmişti. Üçüncü görüşmeler ise Sosyalist lider Jose Luis Rodriguez Zapatero tarafından 2005’te başlatılmış ve 2006 sonunda Madrid Barajas havaalanına yapılan saldırıyla görüşme süreci sona ermişti.

Öncekiler gibi başarısız da olsa, son müzakereleri siyasi kanadının ETA’ya isyan etmesini sağladığı için çok önemli bulan Aizpeolea sözlerine şöyle devam etti: “İki masada görüşmeler yapılıyordu. Biri teknik masa yani burada devlet ile ETA mahkumları ve yurtdışına kaçanların durumunu görüşüyor. İkinci masada ise siyasi partiler politik meseleleri görüşüyor. Süreç başarısız oldu çünkü ETA teknik anlaşmadan önce siyasi anlaşma elde etmek istedi. 2006’nın sonbaharında kendi siyası kanadının yaptığı anlaşmayı onaylamadı. Bunu onaylasaydı ve havaalanına bomba koymasalardı anlaşma devam edecekti. ETA barış müzakereleri sürecinde bombalı eylem yaparak çok büyük hata işledi ve siyasi kanadı kendisine isyan etti. Ben, ETA ile yapılan müzakerelerin silah bırakmasına katkısı olduğu görüşündeyim. Çünkü Batasuna’nın (ayrılıkçı sol görüşlü siyasi hareket olan ‘İzquierda Abertzale'nin 2003’te kapatılan partisi) ETA ile karşı karşıya gelmesini sağladı ve bu sonunu hızlandırdı.”

HÜKÜMETİN ETA İLE GÖRÜŞMESİ GEREKİYOR

Müzakereler sırasında operasyonların sürdüğünü kaydeden Luis Aizpeolea, “Bu süreçte ETA’ya yönelik operasyonlar sürdü çünkü ETA da boş durmuyordu. Ama ETA ne kadar hareket ettiyse polis de o kadar operasyon düzenledi diyebiliriz. Ama ateşkes döneminde polis soruşturması ve istihbarat çalışmaları kesintisiz devam etti.” şeklinde konuştu.

Aizpeolea, ETA’nın silah bırakmasından sonraki durumuna ilişkin ise şu değerlendirmeyi yaptı: “ETA tek taraflı olarak süresiz silah bıraktı ve yaklaşık 15 aydır hiç bir eylem yapmadı. Şimdi iş mahkum ve kaçaklar probleminin çözülmesine az kaldı. Bence hükümetin ETA’yla bu konuyu görüşmesi gerekiyor. Ama İspanya’da şimdi durumlar iyi değil bir tarafta ekonomik kriz öbür tarafta yolsuzluklar artı. Katalanların ayrılma istekleri var. Ayrıca terör mağdurları dernekleri de şiddetle her türlü görüşmeye karşı çıkıyor. Bu yüzden iktidardaki Halk Partisi (PP) bir başka cephe açarak kendi sağıyla problem yaşamak istemiyor. Ama ben mahkum ve yurtdışında kaçak yaşayanların durumunu görüşmek üzere sınırlı müzakere yürütülmesi taraftarıyım.”

ETA ARTIK ŞİDDETE GERİ DÖNEMEZ ÇÜNKÜ SİYASİ KANADI KONTROLÜ ELE GEÇİRDİ

ETA’nın artık şiddete geri dönemeyeceğini ileri süren El Pais yazarı Aizpeolea, “Çünkü siyasi kanadı resmi kurumlara yerleşti. Yüzde 20’den fazla desteği var. Şiddete geri dönerse otomatik olarak kendi siyasi kanadını yasadışı hale getirmiş olacak. Siyasi kanadı da buna karşı çıkar. Bu yüzden teröre geri dönüş yolu yok.” dedi.

Geçmişte ETA’nın, siyasi kanadı Batasuna’ya sözünü dinlettiğini kaydeden Luis Aizpeolea, 2006 yılındaki bombalı saldırıdan sonra ise inisiyatifin siyasi kanada geçtiğini vurguladı.

Aizpeolea, İspanya’da yasaklı olmasına rağmen Fransa’da faaliyetlerine devam eden ETA’nın siyasi kolu Batasuna Partisi’nin geçen ay kendini feshetmesinin çok bir önemi olmadığını belirterek, 23 Şubat’ta aynı oluşumun yeni yasal partisi olan Sortu’nun bir şubesi olarak faaliyete başlayacağını aktardı.

DİKTATÖR FRANCO ETA’YA MEŞRUİYET SAĞLADI

Aizpeolea, Bask Bölgesi’nin bağımsızlığı için 43 yıldır mücadele eden terör örgütü ETA’nın (Bask Vatanı ve Özgürlük) 20 Ekim 2011 tarihinde silah bıraktığına dikkati çekerek bunun aslında İspanya’ya demokrasi geldikten sonra gerçekleşmesi gerektiği ve çeşitli nedenlerden dolayı 32 sene geciktiğini ifade etti.

ETA’nın sonunun sadece birkaç sene veya aya bakıp anlaşılamayacağını belirten deneyimli gazeteci, “ETA’nın silah bırakmasını anlamak için uzun bir sürece bakmak lazım. Bu yüzden dönüm noktalarını belirlemek gerekiyor. ETA demokrasinin gelmesiyle suikastlar düzenleyen bir terör örgütüdür. Tabii, ETA Franco diktatörlüğü zamanında eylem yapmaya başladı ama suikastların yüzde 90’ını demokratik İspanya’da yapmıştır. ETA kendisini diktatörlüğe karşı mücadele eden bir örgüt gibi gösteriyordu, Franco’nun iki numaralı ismi Luis Carrero Blanco’yu öldürdü. Milli kurtuluş olarak bu eylemler ETA’ya prestij kazandırdı. Ancak İspanya’ya demokrasinin gelmesi ve 1977’de ilk demokratik seçimlerin yapılmasının yanı sıra 1978 Anayasa’sının Bask Bölgesi’ne özerklik vermesine karşın ETA’nın katletmeye devam etmesi çoğunluğun nazarında terör örgütü olarak gözden düştü.”

KİRLİ SAVAŞ ETA’YA OKSİJEN TÜPÜ OLDU

“ETA 2011’in Ekim ayında silahlara veda ettiğini açıkladı yani 32 sene geçti. Asıl soru şu ETA nasıl bunca sene terör eylemlerini sürdürebildi?” diyen Aizpeolea, “Başta diktatörlük faktörü var. İspanya’da çok fazla Franco karşıtlığı bulunduğu için birçok kimse ETA’yı diktatörlüğe karşı mücadele eden örgüt olarak gördü. Ayrıca ETA’nın Bask Ülkesi’nde yüzde 15-20’lik bir toplumsal desteği vardı. ETA’nın şimdiki politik kanadı olan Bildu’nun yüzde 20’den fazla desteği var ve Madrid’de de milletvekili ve senatörleri bulunuyor. Bir de başlarda Fransa’nın İspanya ile yeterince işbirliği yapmaması ETA’nın işine geldi. Fransa Nazizm’den kurtulduğu sırada, yani 1940’larda, İspanya’da Francocu diktatörlük vardı. Bu yüzden Fransa’ya İspanya’da demokrasinin yerleştiğini kabul etmek çok zor geldi. 1982’de diktatörlüğe karşı mücadeleden gelen Sosyalist Parti lideri Felipe Gonzalez seçimleri kazandıktan sonra bunu kabullenmeye başladılar. Bunun yanında İspanyol devleti de hatalar işledi. Yani devlet terörizme karşı kirli savaşla, GAL ile mücadele edince bunlar ters tepti.” ifadelerini kullandı.

Aizpeolea, İspanya’da ETA örgütüne karşı mücadele amacıyla devlet içinde yasadışı olarak kurulan ve GAL ismiyle anılan Antiterörist Özgürlük Grupları örgütüyle yürütülen ‘Kirli Savaş’ın “ETA’ya oksijen tüpü oldu” değerlendirmesinde bulundu. “Kirli Savaş ETA’ya nefes alma ve kendini haklı gibi gösterme imkanı verdi. Kirli savaş İspanya demokrasisini olumsuz etkiledi. Devletin teröristleri, bilerek veya “bilmeyerek,” suçsuz insanlar dahil bir çok kişiye suikast düzenledi. Bu ETA’ya oksijen tüpü oldu yani devletin şiddetini mazeret göstererek kendilerini haklı çıkarmaya çalıştılar. Devletin böyle bir yola müracaat etmesi İspanyol demokrasisi açısından geriye gitme olmuştur.” diye konuştu.

El Pais yazarı, İspanya’ya demokrasi geldiği ve özerklik verildiği halde şiddete son vermeyen ETA’nın bitiş sürecini şöyle anlattı: “ETA için sonun başlangıcı Ajuria Enea anlaşması (12 Ocak 1988) oldu diyebiliriz. Bu anlaşmada Bask Bölgesi’ndeki tüm partiler, ETA’nın siyasi kanadı hariç, bir araya gelerek “politik şiddetin hiç bir şekilde mazur görülemeyeceğinde” anlaştı. Demokrasilerde politik şiddete hak verilemez. Bundan sonra ETA’ya karşı toplumsal hareketler ortaya çıktı. Yine de ETA 25 sene devam edebildi. Polisin operasyonları önemli ama Ajuria Enea’dan sonra gelir. Adli süreç de ETA’nın siyasi kanadını yasadışı ilan etmesi açısından önem arz eder ama yine de bunlar sonra gelir.”

BASKLAR, KATALAN MİLLİYETÇİLERİNİN YOLUNDAN GİTMEYECEK

Luis Aizpeolea, Katalonya ve Bask Bölgesi’ndeki ayrılıkçı hareketlerin karşılaştırılmasına ilişkin soruya şu cevabı verdi: “İkisi çok farklı meseleler. Her ikisinde de ayrılıkçı ve Avrupacı partiler var ama her iki millet farklı farklı tecrübeler yaşadı. 1999-2009 yılları arasında Bask Bölgesi’nde Başkanlık yapan Bask Milliyetçi Partisi’nin (EAJ-PNV) eski lideri Juan Jose Ibarretxe ayrılıkçı bir girişimde bulundu ve başarısız oldu. Ne politik partiler, ne medya ne de toplum Iberretxe’nin ayrılma girişimine destek olmadı ve sonunda vazgeçmek zorunda kaldı. Şu anda Lehendekari (Bask Özerk Yönetimi Başkanı) olan İnigo Urkullu öyle bir girişimde bulunmak istemiyor çünkü bu yol PNV’yi toplum nezdinde yalnızlığa itti. PNV ayrılıkçı bir parti ve bir gün Avrupa’da bağımsız bir devlet olmak isteğinden vazgeçmiş değil. Ama şu anda böyle bir karmaşaya bulaşmak istemiyor. Bir kere denediler ve yalnız kaldılar. Bu yüzden Katalan milliyetçiliğinin yolundan gitmeyecekler.”

LUİS R. AİZPEOLEA

Bask kökenli bir gazeteci olan Luis R. Aizpeolea, 1948 San Sebastian doğumlu. 1977 yılında Bask Bölgesi’nde yayın yapan ve ETA’yı desteklediği gerekçesiyle yargıç Baltasar Garzon’ın direktifiyle 1998’de kapatılan Egin gazetesinde mesleğe adım attı. 1982-89 yıllarında Bask Bölgesi’nin en büyük gazetesi Diario Vasco’da politika muhabirliği yaptı. Ve 1989’dan beri İspanya’nın en çok satan gazetesi El Pais’te Başbakanlık Moncloa Sarayı’nı ve ETA’nın silah bırakmasına kadar olan süreci takip etti. Şimdilerde 65 yaş sınırından dolayı emekliye ayrılan Aizpeolea, El Pais gazetesiyle işbirliği yapmaya devam ederken, ETA ve iç politikaya ilişkin yazılar kaleme alıyor. Luis R. Aizpeolea’nın “Vatandaş Zapatero” ve “ETA: Barışın anahtarları” adlı yayımlanmış iki kitabı bulunuyor.